: Health,Psychology,Sağlık Blog-: LÖSEMİ
5.09.2008

LÖSEMİ

0 yorum

Kanser tek hastalık değil, hücrelerin, işlev görmelerini engelleyecek şekilde anormal düzeyde çoğaldığı bir hastalık grubudur. Kandaki beyaz hücrelerin kanseri olan lösemi, bu gruptaki hastalıklardan biridir. Lösemi, kemik iliğinde başlar ve vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Bu hastalık hem çocuklarda hem de erişkinlerde görülebilir. Nedeni kesinbilinmemektedir.
JAMA'da yayımlanan bir makalede, kronik miyeloid lösemi ve tedavisi bildirilmektedir.
Löseminin en sık karşılaşılan bazı belirtileri şunlardır:
 Çürüklerin kolayca oluşması
 burun kanaması
 dişeti kanaması
 adet kanamasında düzensizlikler
 deri içine kanamalar
 deri döküntüsü veya peteşi ( kanamaya bağlı küçük kırmızı noktalar ) , ekimoz ( çürükler ) gibi deri lezyonları
 enfeksiyon
 yorgunluk
 sternum hassasiyet ( sternum: göğüs kemiği )
 solukluk
 kemik ağrıları veya hassasiyeti
 eklem ağrıları ( kalça , diz , ayak bileği , ayak , omuz , dirsek , el bileği , elin küçük eklemlerinde ağrı )
 lenfadenopati (lenf bezlerinin büyümesi )
 açıklanamayan kilo kaybı
 dişetlerinin şişmesi
 ateş
 egzersizle kötüleşen solunum güçlüğü
 çarpıntı
 Akut lösemilerde merkezi sinir sisteminin etkilenmesine bağlı olarak başağrısı, kusma, bilinç bulanıklığı, havale gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
 Kronik lösemi cildi, merkezi sinir sistemini, sindirim sistemini, böbrekleri ve testisleri etkileyebilir ve bunlara bağlı belirtiler ortaya çıkabilir.
Bu şikayetlerin sadece lösemide ortaya çıkmadığı unutulmamalıdır. Teşhisi sadece doktor koyabilir. Bu nedenle her türlü şüphede mutlaka doktora danışılmalıdır. Bu tutum hem yanlış fikirlerin yerleşmesini önleyecektir hem de hastalıkların erken tanısına katkıda bulunacaktır.
Tanı/Teşhis
 fizik muayenede büyümüş karaciğer ve dalak bulunur.
 beyaz kan hücrelerinin sayısında anormallikler saptanır.
Lösemi Tipleri
- Akut Lenfoid Lösemi (ALL) : Normalde lenfosit adı verilen olgun kan hücresi tipine dönüşmesi gereken lenfoblast isimli olgunlaşmamış kan hücrelerin artması ile karakterizedir. Bu lenfoblastlarin sayıları çaok miktarda artar ve genelde lenf düğümlerinde birikirek şişliklere neden olurlar. ALL, en sık gözlenen çocukluk çağı kanseridir, ve 15 yaş altındaki çocuklarda gözlenen lösemilern %80 i ALL dir. Bazen yetişkinlerde de görülebilmekle birlikte, 50 yaşın üzerinde ALL son derece nadirdir.
- Akut Myeloid Lösemi (AML) : Myeloblast adı verilen ve normal kan hücrelerine dönüşmesi gereken olgunlaşmamış kan hücrelerlinin üretimi ile karakterizedir. Olgunlaşmamış bu hücreler kemik iliğinde çok yüksek sayılara ulaşırlar ve normal kan hücrelerinin üretimini azaltırlar. Sonuçta anemi (kansızlık - kırmızı kan hücresi üretiminde azalma) ve sık enfeksiyona yakalanma (beyaz kan hücresi üretiminde azalma) durumu ortaya çıkabilir. Ergenlik çağında ve 20 li yaşlarda saptanan lösemilerin %50 sini, yetişkinlerdeki lösemilerin de %20 sini AML oluşturur.
- Kronik Lenfoid Lösemi (KLL) : Olgun görünüşe sahip lenfositlerin kemik iliğinde aşırı üretimi ile kendini gösterir. Bu anormal hücreler tam olarak olgunlaşmış normal lenfositler gibi görülürler, ancak normal lenfositler gibi vücudumuzu enfeksiyonlara karşı koruyamazlar. KLLde, kanser hücreleri kemik iliğinde, kanda ve lenf nodlarında bulunurlar ve lenf düğümlerinde şişmeler meydana gelir. KLL tüm lösemilerin %30unu oluşturur. 30 yaşın altında nadiren görülürler, ancak görülme sıklığı yaşla birlikte artar ve en sık olarak 60-70 yaş arasında gözlenir. Saçlı (Hairy) hücreli lösemi; lenfosit kaynaklı bir kronik lösemidir ancak KLLden farklıdır. KLLden farklı olarak, saçlı hücreli lösemi ilaç tedavisi ile sıklıkla tedavi edilebilmektedir.
- Kronik Myeloid Lösemi (KML) : Bu lösemi, olgun görünüşlü ancak fonksiyon kaybı bulunan myeloid hücrelerin (beyaz kan hücreleri gibi) aşırı üretimi ile kendini gösterir. Bu aşırı üretim hiç normal hüre kalmayana kadar devam eder. KML hastası olanlarda sıklıkla Philadelphia kromozomu denilen kromozom anomalisi ortaya çıkar. Bu kromozom anomalisinde bu hastalığa neden olan bir enzimin üretilmesine neden olan bir genin olduğu düşünülmektedir. KML yetişkinlerde gözlenen lösemilern %20-30 unu meydana getirir ve 25-60 yaşları arasında gözlenir. Bazı hastalarda kemik iliği nakli ile bu hastalık tedavi edilebilir.
Diğer lösemi türleri aşağıdadır bunlar pek görülmez:
Akut LösemilerAkut bifenotipik lösemiAkut lenfoblastik lösemiAkut myelojenik lösemiAkut indiferansiye lösemi
Kronik LösemilerKronik myelojenik lösemiJüvenil Kronik myelojenik lösemiJüvenil myelomonositik lösemi
Tedavisi:
•Günümüzde lösemi tanısı konulan gerek erişkinler gerekse çocuklar tedavi edilebilmekte ve birçoğu iyileşebilmektedir. Genellikle uygulanan tedaviler şunlardır:
• Kemoterapi- Kanser hücrelerini öldürmek amacıyla, damardan ya da ağız yoluyla ilaç verilmesidir; bu yöntem, löseminin neredeyse her tipinde temel tedavidir.

• Biyolojik tedaviler- Löseminin biyolojisini etkileyen ilaçlardır; bazı lösemi tiplerinde interferon ve Gleeveckullanılmaktadır; halen başka ilaçlar da geliştirilme aşamasındadır.
• Radyoterapi- Kanser hücreleri yüksek enerjili ışınlarla öldürülür.

• Kemik iliği nakli- Yüksek dozda kemoterapiden sonra, tedavi öncesinde hastanın kemik iliğinden ya da bir vericiden elde edilen sağlıklı hücreler, kemoterapi sırasında kaybedilen sağlıklı hücreleri telafi etmek üzere hastaya nakledilir.
Busulfan(Myleran) tedavisi: 2 miligramlık tabletleri ve ayrıca ampul formları vardır. Hydrea gibi beyaz küre düzeyini düşürmek için kullanılır. Ancak hydrea’ya göre kemik iliği çalışmasını daha fazla baskılar ve bazen kemik iliğinde kalıcı zedelenme yapabilir. Günümüzde beyaz küre düzeyini kontrolde tutmak için hydroxyurea kullanılmakta olup busulfan daha çok kemik ilği nakli öncesi hazırlama rejimlerinde kullanılmaktadır.
Gleevec:Imatinib
KML de hastalıktan Philadelphia kromozomu sorumludur. Hastalıktaki lökosit artışına Philadelphia kromozomu yol açar. Bu kromozom da BCR-ABL adlı enzim aktivitesi taşıyan bir proteini arttırır. Gleevec, bu proteinin enzim aktivitesini ortadan kaldırır ve KML ‘de kanser hücrelerinin çoğalması engellenir. Gleevec’in 100 miligramlık kapsülleri vardır ve ağızdan 400-800 miligram/gün dozlarında kullanılır. Kronik fazdaki hastaların %90’ında hematolojik (kan değerlerinin normalleşmesi ve dalağın normal boyutlara dönmesi), %60’ında sitogenetik (Philadelphia kromozomunun kaybolması) yanıt(remisyon) sağlar. Akselere fazda %65, blastik fazda ise %20-30 yanıt sağlar. En önemli yan etkileri göz çevresinde, bacaklarda oluşan ödem, bulantı ve bacak ağrılarıdır. KML’nin kronik fazında daha çok olmak üzere akselere ve blastik fazda da etkili olabilmektedir. Gleevec’in birçok ilaçla birlikte verilmesi çalışmaları sürmektedir ve önümüzdeki yıllarda ilacın etkinliği hakkında daha net bilgilere sahip olacağız. Ülkemizde, sağlık bakanlığnca kabul edilen Gleevec’in kullanım endikasyonu; interferonun yan etkilerini tolere edemeyen yada interferona yanıt vermeyen hastalarda kullanılabileceğidir.
Hydroxyurea tedavisi
500 miligramlık kapsül şeklinde ilaçtır ve ağızdan yutulur. Günlük dozu 1-8 tablet arası değişebilir.İlaç alımı ile etkisi bir hafta sonra etkili düzeye ulaşır, genellikle ilacı kesecek düzeyde önemli yan etkisi yoktur. İlacı alırken beraberinde kan ürik asit düzeyi yükselmesini engelleyen allopurinol isimli ilaç alınır. Hydroxyurea tedavisi ile ile lökosit düzeyi 5-10 bin arasında tutulur. Her hastada lökosit düzeyini 5-10 bin arasında tutacak hydroxyurea dozu değişiktir. Lökosit düzeyinize göre, hydroxyurea dozu ayarlanır, bu nedenle düzenli aralıklarla kan sayımınız gerekir. Hydroxyurea tedavisi hastalığı kontrolde tutar, yaşamı uzatır ancak hastalığın yok edilmesi gibi bir etkisi yoktur. Hydrea ve Litalir diye preperatları bulunmaktadır.
İnterferon alfa tedavisi:
İnterferon normalde vücutta az miktarlarda yapılan bir maddedir ve alfa, beta ve gamma diye 3 tipi vardır. KML tedavisinde alfa interferon kullanılır. İlaç olarak kronik fazda kullanılır. İnteferon; vücudun kanser hücresine karşı olan bağışıklık sistemini uyarır ve kuvvetlendirir, kanser hücresinin çoğalma hızını yavaşlatır. İnterferon cilt altına enjeksiyonla verilir. Genellikle günlük veya haftada 3 gün verilir. Son yıllarda haftada bir verilen pegylated - interferonda kullanıma sunulmuştur. Ayrıca, interferon cytarabine ile birlikte verilirse daha etkili olmaktadır. İnterferon alan hastalarda ateş, adele ağrısı, eklem ağrısı, baş ağrısı olabilir. Bu etkiler interferon öncesi alınan analjezikle ortadan kalkar.Ancak ateş düşüren aspirin ve benzeri antiromatizmal ilaçlar interferonun etkisini ortadan kaldırdığı için kesinlikle birlikte kullanılmamalıdır. İnterferon alan hastalarda yorgunluk hissi diğer görülen bir yan etkidir. Fakat zamanla azalır. Hastalara interferon injeksiyonunu yapmaları öğretilir ve evlerinde hastalar kendileri yapar. Çok ince ve küçük bir iğne ile yapılır ve hastaya çok az rahatsızlık verir. İnterferon, buzdolabında saklanmalıdır ve taşınmasıda buz kalıplarında olmalıdır. Ülkemizde; Roferon ve İntron diye iki farklı interferon-alfa preparatı bulunmaktadır.
TEDAVİ ESASLARI ve İLK TEDAVİ:
Çok yüksek doz, birbirinden farklı en az 6 çeşit ilacın 4-6 hafta içerisinde damardan ve ağızdan verilmesidir. Burada amaç, blast adı verilen kötü huylu ana hücrelerin yok edilmesidir.
Ancak bu kemoterapi ilaçları, maalesef yalnızca kötü hücreleri etkilememekte, vücudumuzun iyi, faydalı hücrelerini de yok etmektedir. Bu nedenle, çocuklarımızın saçları dökülmekte, ağızlarında, bağırsaklarında yaralar açılmakta, halsizleşmektedirler. Yine, vücudumuzu enfeksiyonlara karşı koruyan savunma hücreleri de ilaçlarla yok edildiğinden immün sistem yıkılmakta, en ufak bir mikrop, hastalık etkeni dahi tüm vücuda yayılıp ağır ateşli enfeksiyonlara neden olmaktadır.
Bu nedenle lösemili çocuklarımız etraflarındaki insanlardan, havadan, sudan mikrop almamak ve korunmak için maske takmaktadırlar.
Tedavide dikkat edilmesi gereken hususlar
1.Kendi kendinize beyaz kürenize baktırıp doktorunuza danışmadan doz ayarlaması yapmayınız.
2.Aldığınız ilaçlar kan lökosit ve trombosit düzeyinizi fazla düşürebilir, bu nedenle tam kan sayımınızı doktorunuzun önerdiği zamanlarda yaptırmayı ihmal etmeyiniz.
3.Hastalığınızın özelliği nedeni ile hydrea ve interferon tedavisi alırken sık kan sayımı yaptırmanız gerekmektedir buna göre yaşamınızı düzenleyiniz.
4.Ateşiniz 38.5 üzerine çıkarsa doktorunuza bilgi verin yada hastaneye başvurun.
5.Ağrı kesicilerle geçmeyen şiddetli kemik ağrılarınız ortaya çıkarsa doktorunuza başvurunuz.
6.İlaçların bilinen yan etkileri konusunda bilgi sahibi olunuz ve oluşunca paniklemeyiniz.
7.Hekimlerin önerdiği ilaçlar dışında başka hastaların veya kişilerin önerdiği hiçbir ilaç yada bitki özü gibi maddeleri kullanmayınız
Lösemi hakkında en çok sorulan 27 soru:
1. S: Lösemi nedir? C: Lösemi halk arasında kan kanseri diye bilinen hastalıktır. Bu hastalıkta çoğunlukla kemik iliğinden kaynaklanan ve bir tek hücrenin kanserleşmesi, daha sonra bu hücrenin bölünerek çoğalıp, önce kemik iliğini, daha sonra tüm organları istila etmesi durumu söz konusudur. Eğer tedavi edilmezse olay kısa sürede hastanın kaybı ile sonuçlanır. 2. S: Çocuklukta Lösemi görülür mü? C: Çocuklarda en sık görülen kanser türü Lösemidir. Beyaz ırkta çocukluk çağında Löseminin sıklığı 100.000 canlı doğumda yaklaşık 5 kadardır. 3. S: Lösemi çocuklarda en sık hangi yaşlarda ortaya çıkar? C: Lösemi en sık 2 - 5 yaşları arasında görülür. Bu dönem çocuklarda Lenf dokusunun en aktif olduğu dönemdir. 4. S: Çocuklarda Lösemiye neden olan faktörler nelerdir? C: Herşeyden önce tüm kanserler gibi Löseminin de genetik bir hastalık olduğunu, yani vücudumuzdaki kanser önleyici veya kanser yapıcı genlerdeki bazı bozukluklar sonucu ortaya çıktığını bilmek gerekir. Bu bozulmayı kolaylaştıran bazı faktörler vardır. Bunlar arasında iyonizan radyasyon, bazı virüsler, bazı kimyasal maddeler ve bazı genetik hastalıklar sayılabilir. 5. S: Löseminin belirtileri nelerdir? Bir ebeveyn hangi durumlarda Lösemiden şüphelenmelidir? C: Löseminin klinik belirtileri birçok hastalık ile karışır. Halsizlik, iştahsızlık, solukluk, düşmeyen ateş, deride morluklar veya küçük kırmızı kanama odakları, burun ve diş etlerinden kanama, karında şişlik, lenf bezlerinde büyüme, kol ve bacak ağrıları bunlar arasında sayılabilir. Bunlardan birinin veya birkaçının olması durumunda bir çocuk kan ve kanser hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. 6. S: Lösemi ölümcül bir hastalık mıdır? Bu hastalıkta sağ kalma oranı nedir? C: Lösemi çocukluk çağında görülen kanserler arasında tedavi şansı en yüksek olanlardan biridir. Günümüzün modern tedavi protokolleri ile akut Löseminin genel anlamda tedavi şansı %70 - 75 dir. Bazı Lösemi tiplerinde bu oran %90 ın üzerine çıkmaktadır. 7. S: Lösemi tedavisi için yurtdışına gitmek gerekir mi, yoksa tedavi olanakları ülkemizde de mevcut mudur? C: Ülkemizde Löseminin her türlü tedavisi en modern şartlarda ve yurt dışından çok daha ucuza yapılabilmektedir. Bunun için yurt dışına gitmek gereksizdir. 8. S: Lösemi oluşmasında yiyeceklerin bir rolü var mıdır? C: Lösemi ile yiyecekler ve yiyecekler içindeki koruyucu maddeler arasında bugüne kadar herhangi bir ilişki gösterilememiştir. 9. S: Lösemi oluşmasında ebeveynin ihmali söz konusu mudur? C: Hamilelik sırasında sigara içmek veya uyuşturucu kullanmak ile veya hamileliğin ilk 3 ayında röntgen çektirmek ile Lösemi oluşumu arasında ilgiye işaret eden bilgiler vardır. Bu tür davranışlardan kaçınılmalıdır. 10. S: Lösemi tedavisi her hastanede yapılabilir mi? C: Hayır, Lösemi tam donanımlı ve Çocuk Kan ve Kanser Hastalıkları bölümü bulunan bir hastanede tedavi edilmelidir. Bu hastalığın tedavisi ancak bu konudaki uzman kişiler tarafından yapılmalıdır.
11. S: Lösemi her yaşta görülürmü?
C: Genetik yatkınlıklar, radyasyon, benzen ve türevleri, böcek ilaçları gibi kimyasal maddeler, bazı kalıtsal ve viral hastalıkların lösemiye neden olduğunun çalışmalarla ortaya konulmuştur. "Lösemi her yaşta görülmektedir. En sık çocukluk çağında 2-5 yaşlarında artmaktadır."
12. S: Löseminin genlerle yok edilmesi mümkün mü?
C: ABD’deki Dartmouth Tıp Okulu araştırmacıları, A vitamininden elde ettikleri bir bileşimi kullanarak, promiyelositik lösemi hücrelerini öldürebilen “UBE1L” genini aktive etmeyi başardı. A vitamininden elde edilen retinoik asidi kullanarak, kan kanserinin az görülen, ancak öldürücü türü olan akut promiyelositik lösemi’ye (APL) karşı başarı sağlayan araştırmacılar, bileşimin başka kanser hücreleri üzerinde de öldürücü etki yaratabileceğini düşünüyor. Araştırma sonucunun, kansere karşı yeni ilaçların geliştirilmesinde hedef olarak kullanılabileceği bildirildi. Retinoik asid UBE1L genini kanser hücrelerine karşı aktif hale geçirerek, kanser hücrelerinin ölümüne yol açıyor ve hastalığın hafiflemesini sağlıyor. Amerikan Ulusal Bilim Akademisi tarafından yayımlanan Proceedings adlı dergide yer alan araştırma raporunda, kanser hücrelerinin öldürülmesi açısından araştırmanın büyük önem taşıdığı belirtildi.Yani daha hipotez aşamasından teoriye geçiş dönemindedir.
13. S: Lösemide çevresel faktörler var mı?
C: Her 100 bin kişiden 2-10’unda görülen kan kanserlerinin oluşumunda, giderek artan çevresel kirliliğin önemli bir rolü olduğu belirtiliyor. Benzen içeren kimyasal maddeler, radyasyon, elektromanyetik alanlar; down sendromu gibi bazı kalıtımsal hastalıklar ve kemoterapi uygulaması, lösemi ve lenfomalardan oluşan kan kanserlerinin riskini artırıyor. Kan kanserleri halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı, çarpıntı, enfeksiyon, ateş, alışılmadık kanamalar, vücutta morarmalar, boyun, koltuk altı ve kasık bölgelerinde lenf bezlerinde ağrısız büyüme gibi belirtilerle ortaya çıkıyor.
14: S: Akut ve Kronik lösemi nedir?

C:Akut lösemide, kemik iliğinde olgunlaşmamış kan hücreleri hızlı bir şekilde üretilmekte, ve sonuçta sağlıklı-normal kan hücrelerinden sayıca daha fazla hale gelmektedirler. Bu anormal hücreler diğer organlara da yayılarak, organı fonksiyonlarını yapamaz hale getirebilirler. Akut lösemilerin sınıflandırılması temel olarak olgunlaşmayan hücrelerin tipleir esas alınarak yapılır:
Kronik lösemi, görünüşte olgun ancak normal olgun kan hücrelerinin yaptıklarını yapamayan kan hücrelerinin aşırı üretimi ile karakterizedir. Kronik lösemi daha yavaş ilerler ve sonuçları daha az dramatiktir. Temel olarak iki alt grubu vardır bunlar Kronik Lenfoid Lösemi (KLL) ve Kronik Myeloid Lösemi (KML)dir
15. S: Kemik iliği nakli nedir?
C:Çocukluk çağı lösemilerinde esas olan ilaçla tedavidir. Toplam 3-3.5 yıl süren kemoterapi sonunda % 85'lere varan oranda tamamen iyileşme sağlanır. Tedaviye cevap alınamayan vakalarda ve bazı özel durumlarda kemik iliği nakli uygulanabilir (%5-10 oranında). Tedavinin esasları:
Kemik iliği naklinde temel prensip, kan hücrelerinin yapımını sağlayan ana-kök hücrelerin sağlam bireylerden (verici-donör) alınarak lösemi hastasına verilmesidir. Böylece normal kan yapımı sağlanmış olur.
kemik iliği ve ana-kök hücre alımı:
1- Doku grupları (HLA) uygun kardeşlerden veya nadiren diğer aile bireylerinden (ALLOJENİK).
2- Doku grupları (HLA) uygun akraba olmayan vericilerden (Kemik İliği Doku Bilgi Bankası aracılığıyla).
3- Hastanın kendi kemik iliğinin dondurularak saklanması ve gerektiğinde verilmesi.
4- Damarlarımızda dolaşan kanın içindeki ana-kök hücrelerin özel bir yöntemle toplanarak hastaya verilmesi.
5- Göbek Kordonu Kanı: Yeni doğan kardeşin ana-kök hücrelerden zengin plasentasından (eş) toplanan kanın kullanılması.
Kemik iliği alımı
Toplama işlemi ameliyathane koşullarında genel anestezi altında uyutularak yapılır. Özel iğneler kullanılarak kemik içine girilerek ilik enjektörlere çekilir. Belirli miktarda alınan ana-kök hücreler özel torbalarda, filtre edilerek bekletilmeden lösemi hastasına damar yoluyla verilir.
Ana-kök hücrelerin çok çok az bir kısmı alındığından verici-donör için yapılan işlemin hiçbir sakıncası yoktur.
Nakil işlemlerinden sonra 3 hafta içinde sağlam ana-kök hücrelerden kan hücrelerinin hızla yapımı başlar. Verilen kemik iliğinin alıcıda reddini önlemek amacıyla 6 ay kadar koruyucu tedaviler uygulanır.
Kemik iliği alımı başarı oranı:
Dünyanın gelişmiş hematoloji merkezlerinde olduğu gibi ülkemizde de kemik iliği nakli başarıyla yapılmaktadır. Löseminin cinsine ve vericinin uygunluğuna göre değişmekle birlikte sonuçlar olumludur. %43 ile %83 oranında başarı elde edilmektedir.
Yan etkileri
Alıcı lösemi hastasının kemik iliği nakline hazırlanma aşamasında ve sonrasında çeşitli ciddi komplikasyonlar çıkmaktadır. Geç dönemde de normal kişilere göre 5 kez daha fazla oranda yeniden lösemi ya da çeşitli kanser tipleri ortaya çıkabilir.
Kemik iliği naklinden 1 yıl sonra, lösemili çocuklar sağlıklarına kavuşmakta ve normal yaşantılarına dönebilmektedirler.
Ülkemizde hasta başına ortalama 25.000 dolara malolan kemik iliği nakli, yurt dışında bir sağlık turizmi haline getirilmişolup 100.000-250.000 dolar harcanmaktadır. Bu nedenle; Türkiye'de daha çok sayıda özelleşmiş kemik iliği nakli merkezinin hizmete açılması yararlı olacaktır.
16. S: Kordon kanı nasıl saklanır? C:Yaşam Bankasına ulaşan kordon kanı, ilerde olası bir kök hücre nakli için baz alınmak üzere, miktar, kökhücre sayısı ve mikrobik tetkikler açısından tetkik edilir. Daha sonra, değişik dondurma formüllerinden biri kullanılarak dondurulur ve sıvı azot tanklarına yerleştirilerek -196°C'de saklanır. Saklama süresi olarak belirlenmiş bir zaman bulunmamaktadır.
S: 18:Kök hücre nerelerde bulunur?C:Kök hücreler, tüm vücut doku ve organlarında, kan dolaşımında bulunur. Fakat özellikle üç yerde daha fazladır. Bebeklerin göbek kordonu, kemik iliği ve damarlarımızda dolaşan kan.Tarihte ilk olarak kemik iliğinden ameliyatla alınan kök hücreler lösemi tedavisinde kullanılmıştır. Bu yöntem hala uygulanmakta ve cerrahi koşullar altında ameliyathanede yapılmaktadır. O nedenle bazı özel şartlara ve yetişmiş personele ihtiyaç vardır. İlerleyen yıllarda vücutta dolaşan kandaki kök hücrelerin kullanılabileceği anlaşılmıştır. Bunun için önce hastaya hormon verilerek kemik iliğindeki kök hücrelerin hızla çoğalıp kana geçmesi sağlanır. Daha sonra, filtre (aferez) yardımıyla kandan toplanır ve kalan kan vücuda geri verilir. Bu yöntem de hala uygulanmaktadır. Fakat bu yolla elde edilen kök hücre sayısı diğer yöntemlere göre daha azdır.Son olarak, 80'li yılların başında, yeni doğan bebeklerin kordon kanında da kök hücrelerin bol miktarda bulunduğu ve bu hücrelerin tedavide kullanılabileceği fikri ortaya atılmıştır. Elde edilen kordon kanı belirli koşullar altında toplanıp dondurularak saklanabilmekte, daha sonra gerek duyulduğunda çözülerek kullanılmaktadır. İlk olarak Dr. David Harris, 1992 yılında oğlunun kordon kanını kendi laboratuvarında dondurarak sakladı. Daha sonra bu uygulamanın halka açması ile 1994 yılında dünyadaki ilk Kordon Kanı Bankası Amerika Birleşik Devletleri'nde kuruldu. Takip eden yıllar içinde dünya üzerinde birçok kordon kanı bankası kuruldu ve binlerce bebeğin kordon kanı bu bankalarda koruma altına alındı. Bahsi geçen yöntem kök hücre sağlama ve depolama açısından en kolay ve ucuz yöntemdir.
S. 19:Göbek kordonu nedir, ne işe yarar?C: Bebek, anne karnındaki yaşamında, göbek kordonu ile anne kanından beslenir. Bu beslenme direk olarak anne damarlarına bağlanarak değil, plasenta (bebeğin-eşi) aracılığı ile olur. Plasenta, bebek ile anne arasındaki besin ve oksijen alışverişini sağlayan bir yapıdır. Doğumdan hemen sonra, görevini tamamlayarak bebekle beraber rahim dışına atılır. Yani doğumdan sonra ne anne nede bebek için artık gerekmeyen bir dokudur ve çöpe atılır. Kordon kanı, bebeğin doğumundan sonra bebek-eşinin içinde kalan kandır. Bu kan kök hücre açısından son derece zengindir. Direk olarak anne veya bebekten kan alınmadığı için herhangi bir acı hissi veya komplikasyon riski yoktur.
S.20:Kordon kanı hangi amaçlarla saklanır?C:Kordon kanını dondurup saklamanın pek çok amacı vardır. Bunlardan ilki, bebeğin ilerde kemik iliği nakli gerektirecek lösemi, lenfoma gibi (detaylı liste aşağıdadır) bir hastalığa yakalanması durumunda ilik uyumu olan verici aramaya gerek kalmadan kendine ait sağlıklı kök hücrelerle tedavi edilebilmesidir. Kişinin kendi hücre ve dokuları ile uyum sorunu olmayacağından, bu çok önemli bir avantajdir. Diğer bir amaç, bebeğin kardeşlerinde ya da yakın akrabalarında çıkabilecek hastalıkların tedavisidir. 1988 yılında Fankoni Aplastik anemi hastalığı bulunan bir çocuğun ilk kez kordon kanı ile tedavi edilmesinden bu yana, yüzden fazla hasta bu yöntem ile tedavi edilmiştir.Kemik iliğinden kök hücre ayıklama yöntemi, habis kan hastalıklarında ve bazı kanser türlerinde, sağlıklı kan miktarını yükseltmek için yoğun olarak kullanılmaktadır. Ancak, hastaların %70 ine uygun kemik iliği bulunamamaktadır. Oysa, göbek kordonundaki kandan elde edilen kök hücrede, (eğer saklanmışsa), uyum problemi ortadan kalkmaktadır. Günümüzde bu yeni yöntemden, kanser, Parkinson, Alzheimer gibi - şimdilik - 50'yi aşkın hastalığın tedavisinde faydalanılmaktadır. Dünya çapındaki yoğun araştırmalar yöntemin kullanım alanlarını hızla geliştirmektedir.

Kemik iliği hastalıkları :· Severe aplastic anemia · Blackfan-Diamond anemia · Dyskeratosis congenita · Fanconi anemia · Myelofibrosis
Kalıtsal kan hastalıkları :· Amegakaryocytic thrombocytopenia (AMT)· Evans syndrome· Kostmann's syndrome · Sickle cell anemia · ß-thalassemia (Cooley's anemia) Bağışıklık yetersizlikleri :· Chronic granulomatous disease · Common variable immune deficiency (CVID) · Omenn's syndrome

0 yorum:

 

Zirve100 Toplist
Türkiyenin Tikky Sitesi Türkiyenin Tikky Sitesi