: Health,Psychology,Sağlık Blog-: Şubat 2009
21.02.2009

Keratokonus Tedavisi ve Crosslinking

0 yorum

Keratokonus korneanın incelerek konik şekil almasıdır. Kontakt lensler, Korneal Halka (intacs), Crosslinking ve Kornea nakli, keratokonus tedavisinde uygulanan yöntemlerdir.

Genellikle alerji nedeniyle, hastaların gözlerini kaşımasına bağlı olarak oluştuğu kabul edilen keratokonus, genetik geçiş gösterebilmektedir. Son yıllarda lasik tedavisi uygulanan hastaların bir bölümünde de keratokonus oluşabilmektedir (Lasik Ektazisi).

Bu sitede keratokonus tedavisinde uygulanmakta olan yöntemlerin avantaj ve dezavantajları objektif olarak anlatılacaktır. Keratokonus hastalarının tedavi yöntemleri hakkında eksiksiz ve doğru bilgilenmeleri hedeflenmiştir.

Keratokonus hastalarına önerilerimiz:

Keratokonus hastalığı için bir cerrahi tedavi olacak iseniz: Ameliyat veya işlem öncesinde herhangi bir Üniversite veya Eğitim Hastanesinin göz kliniğine başvurunuz,

1. Gözlüksüz ve gözlüklü görme düzeyinizi,
2. Keratokonus kontakt lensi ile görme düzeyinizi,
3. Merkezi kornea kırma gücünü ( K değeri, k1+k2) veya kornea topografinizi,
4. Kornea kalınlığınızı,

tespit ettiriniz ve ameliyat öncesi keratokonus hastalığınızın durumunu bildiren raporunuz alınız. Bu sayede size uygulanan tedavinin veya ameliyatın size ne denli fayda getirdiğini takip edebilirsiniz.

Keratakonus ve Kornea Nakli

0 yorum

Yeditepe Üniversitesi Göz Hastanesi'nden Yrd. Doç. Dr. Beril Küçümen, Bir Kişiye Kornea Nakli Yapılabilmesi İçin Gözün Diğer Bölümlerinin Sağlam Olması Gerektiğini Vurguladı. Küçümen, Halk Arasında Kornea Naklinin "Göz Nakli" Sanıldığına Dikkat Çekerek, Korneanın ve Kornea Naklinin Ne Olduğu Hakkında Şu Bilgileri Verdi:

Yeditepe Üniversitesi Göz Hastanesi'nden Yrd. Doç. Dr. Beril Küçümen, bir kişiye kornea nakli yapılabilmesi için gözün diğer bölümlerinin sağlam olması gerektiğini vurguladı. Küçümen, halk arasında kornea naklinin "göz nakli" sanıldığına dikkat çekerek, korneanın ve kornea naklinin ne olduğu hakkında şu bilgileri verdi:

"Kornea gözün ön bölümünde bulunan kırıcılığı en yüksek, kubbe şeklinde olan saat camı görünümündeki saydam tabakadır. Korneanın görevi göze gelen ışınları kırarak retina üzerine odaklamaktır. Korneanın arkasında gözün rengini veren iris dokusu bulunur. Kornea nakli, herhangi bir nedenle saydamlığını kaybetmiş korneanın merkezinden yaklaşık olarak 6-8 mm çapında bir doku parçasının çıkarılarak yerine vefat eden kişiden alınan saydam kornea dokusunun nakledilmesi işlemidir. Halk arasında adı geçen göz

nakli diye bir işlem yoktur. Göz küresinin yerinden alınarak yerine sağlam bir göz küresi nakledilmesi mümkün değildir. Halk arasında kornea nakli göz nakli olarak ta bilinmektedir. Bugünkü teknoloji ve bilgilerle sadece kornea nakli yapılabilmektedir".

Dr. Beril Küçümen hangi hastalara kornea nakli yapılacağı konusunda da şunları söyledi:

"Kornea nakli yapılacak hastanın kornea dışındaki diğer göz bölümleri, özellikle retina tabakası ve optik siniri (göz siniri) sağlam olmalı, gözün bütünlüğü bozulmamış olmalıdır. Eğer arkadaki damar tabakası, sinir tabakası bozulmuş ise yapılacak kornea naklinin hiçbir yararı yoktur. Kalıtsal kornea hastalıkları (beneklenme hastalıkları); kornea tabakasının öne doğru sivrileştiği durumlar (keratakonus), geçirilmiş keratitler (kornea ülseri, herpes) delici kornea yaralanmalarından sonra, göz cerrahisi

sonrası korneanın saydamlığını kaybettiği durumlarda, travma sonrası korneanın saydamlığını kaybettiği durumlarda kornea nakli ile tedavi edilebilen hastalıklardır. Kornea nakli sonrası kişinin tekrar görmesini kazanması için mutlaka gözün arkasındaki diğer yapıların (damar ve sinir tabakasının) sağlıklı olması gerekmektedir".

Türkiye'de yılda 2000 kornea nakli yapıldığını belirten Dr. Küçümen, "Bunların büyük bir bölümü İstanbul ve Ankara'da bulunan göz bankalarından temin edilir. Çok gerekli olduğunda yurtdışındaki kornea bankalarından da kornea getirilebilir. Hasta kornea nakli için müracaat ettiği zaman yaklaşık 1 ay içinde ameliyat gerçekleşmektedir" dedi.

Keratakonus

0 yorum

Gözün en önünde yer alan ve bir kubbe bombeliğinde olması gereken korneanın bu bombeliğinin bozulması ve konik şekil almasıdır.Yani, Keratakonüs:Konik şekilli kornea demektir.
Normalde kubbemsi,yuvarlak bir şekle sahip korneanın,konikleşmesiyle görme azalır.Çünkü korneada gelişen bu deformasyon,görme netliğinin ve kalitesinin bozulmasına ve görme derecesinin düşmesine neden olur. Kadınlarda daha sık rastlanan bu hastalıkta ilerleyici olarak korneanın incelmesi söz konusudur.

Belirtileri:
Başlangıçta astigmat denen görme bozukluğu ortaya çıkar.Bu genellikle miyop-astigmat türündedir.Hastalığın ilerlemesiyle gözün,miyop-astigmat dercesi de yükselir.Özellikle astigmat çok ilerler.Kornea giderek konikleşir,incelir,düzensiz bir şekil alır.Bu şekil bozukluğuna paralel olarak da gelişen astigmat artık, gözlükle düzeltilemez olur.

Nedenleri:
Nedeni bilinmemekle birlikte,genetik bir yönü olduğu saptanmıştır.

Sıklığı:
Ülkemizde bu konuda bir çalışma olmamakla beraber,bu konuda kayıtları güvenilir olan ülkelerde yapılan araştırmalara göre,toplumda ortalama 2000 kişide bir görülmektedir.Genellikle 15-20 yaşlarında başlar.Seyri hastadan hastaya değişebilir.Bazen 4-10 yıl ilerle sonra durabilir.Bazen de hızla ilerler ve görme bozulur.

Tedavisi:
Hastanın dr.'a başvurduğu andaki rahatsızlığın dönemine göre değişik tedaviler uygulanır.Erken dönemde,hafif miyopi ve astigmatizm söz konusuysa,gözlükle hasta net görebilir.Ama hastalık ilerlediğinde artık gözlük işe yaramaz.Bu dönemde özel keratokonus lenslerinden faydalanılır.Hastanın görme derecesi yeterli seviyede kaldığı sürece ameliyata gerek yoktur.Hastalığın ileri dönemlerinde görme derecesi düşer ve kontakt lens takılamaz hale gelir.Artık ameliyat kaçınılmazdır.

Kornea Nakli:
İstatistikler, keratokonuslu gözlerin sadece % 20 sinde ameliyat gerektiğini göstermiştir.Söz konusu ameliyat,deforme olan kornea yerine sağlam bir kornea nakledilmesidir.Kornea damarsız bir doku olduğundan,ameliyat sonrası doku reddi diğer organ nakillerine göre çok daha azdır.

15.02.2009

Mutlu Edici Besinler

0 yorum


İçinde endorfin bulunan besinlerin insanı mutlu ettiğini biliyor muydunuz?
Çilek: C vitamini deposu olan çilek, önde gelen afrodizyaklar arasında yer alır. Çilek bütün salgı bezlerini çalıştırarak vücuda gençlik ve kuvvet kazandırır. Yüksek tansiyonu düşürür, damarları temizler. Kansere karşı korur, böbrekte kum ve taş oluşmasını önler. Muz: Kokusuyla bile mutluluk taşıyan tam bir Endorphin deposudur. Kendinizi, güçsüz ve sinirli mi hissediyorsunuz, hemen bir muz yiyin. Kalsiyum ve magnezyum içeren bu meyve strese karşı bire bir. Sinir hastalığı olanlar için her gün yemek arası saatlerde tüketilmesi gereken bir besindir.
Üzüm: Kırmızı ve beyaz üzüm yiyen herkes gülücükler saçar. Üzümde yüzde 20 oranında direkt olarak kana karışan şeker vardır. Bedenen ve zihnen çalışanlar için iyi bir gıdadır. Üzümdeki bol demir kan yapar. Yüz ve boyuna taze üzüm suyu sürülüp 10 dk. sonra yıkanırsa cilde dirilik verir. Portakal: C ve B vitamini açısından zengin olan portakal, insana dinamizm veriyor. Portakal içindeki C vitamini ince ve kalın damarların yumuşak kalmasını sağlar. Vücuttaki direnci artırır. Grip ve nezle olunduğunda portakal suyu, şeker, şarap karıştırılır üzerine sıcak su katılır ve içilir. Kanın durulmasına ve temizlenmesine yardımcı olur. Hazmı kolaylaştırır. Portakal reçeli ise karaciğeri çalıştırır.
Çikolata: Stresin bir numaralı düşmanı. Kendinizi kötü hissediyorsanız hemen bir parça çikolata yiyin. Flört etmek gibi bir şey. Bir kalem yemek yeterli, mutluluk hormonu “seratonin” anında beyinde dolaşıma çıkıyor. Çikolatanın içerdiği “penilatilmanın” insanı bulutlara çıkarıyor. Çikolatada, yeşil çay ve sebze meyvelerde bulunan “flavonoid” adlı madde bol miktarda vardır. Bu madde kanı sulandırıyor, kalp hastalıkları riskini azaltıyor. Çikolata kötü kolesterolün (LDL) okside olarak damar çeperine yapışmasını engelliyor. Tıpkı aspirin gibi kanda pıhtılaşmanın önüne geçiyor. Düzenli tüketenler arasında ölüm olayı yemeyenlere kıyasla yüzde 30 daha geç gerçekleşiyor.
Dondurma: Çok yenirse şişmanlatıyor, az yenirse mutluluğa mutluluk katıyor. Dondurma yaşlanmayı önlüyor. 100 gr dondurma ortalama: 135mg kalsiyum 115mg fosfor* 100mg sodyum *160mg potasyum, 25 gr karbonhidrat bulunuyor. Amerika’da kişi başına 25 kg., Türkiye’de kişi başına 6 külah tüketiliyor. Sütten daha zengin bir besin maddesidir. A,C,D,E vitamini içerir. Çocukların sağlıklı büyümesi ve kemik erimesi sorunu olan kişiler için büyük önem taşıyor. Beslenme uzmanları dört mevsim tüketilmesini önermektedir.

Su diyetini ile zayıflık Şooook

0 yorum


Meyve, sebze ve su ağırlıklı bir detoks programı. Hızlı kilo verdiren diğer şok diyetler gibi sağlığa zararlı değil.

Diyetisyen Ayşegül Bahar'ın hazırladığı diyet, aslında meyve, sebze ve su ağırlıklı bir detoks programı. Bu yüzden hızlı kilo verdiren diğer şok diyetler gibi sağlığa zararlı değil.Detoks programı Birkaç gün sonra tatile çıkıyorsunuz, oysa hâlâ 2-3 kilo fazlanız var. Hiç paniğe kapılmayın, su diyetiyle 5 günde forma girebilirsiniz. Diyetisyen Ayşegül Bahar'ın hazırladığı su diyeti, aslında bir detoks programı. Bu yüzden yalnız düğün, parti, tatil gibi durumlarda değil, vücudunuz detoksa ihtiyaç duyduğunda da kullanılabiliyor. Limonlu su içinÇorba ve meyve sularının ağırlıklı olduğu programda, ananas, çilek gibi bağırsakları çalıştıran ve ödem attıran meyveler de var. Sabah ve akşam içilen limonlu sular ise insülin salınımını azaltıp açlık hissini geciktiriyor. Ancak bu diyet, kalp ve şeker hastalarına, hamile kadınlara ve emziren annelere yasak.
İşte mucize diyetin detaylarıSabah: 1 bardak ılık limonlu su, 1 bardak portakal ve greyfurt suyu karışımı, 2 dilim taze ananas, 6 tane çilek ve 2 kaşık yulaf ezmesi.Ara: 1 bardak ıhlamur, papatya ve melisa yaprağı çayı, 1 bardak ılık su ve 1 çay kaşığı zencefil tozu ile hazırlanmış çay.Öğle: 2 bardak su, 2 kâse sebze çorbası, bol yeşil salata (avokado, turp, taze soğan, tere, roka, maydanoz, domates, yağ ve limon).Ara 1: 3 tam ceviz (Aralar birer saat ara ile tüketilecektir).Ara 2: 2 dilim ananas, 1 elma, 1 bardak zencefil tozu çayı.Ara 3: 1 dilim tam buğday ekmeği, 1 dilim peynir, domates, salatalık ve maydanoz, 1 bardak papatya çayı.Akşam: 2 bardak su, 2 kâse sebze çorbası, 1 porsiyon sebze haşlama (tercihe göre üzerine az zeytinyağı, bol limon ile ketentohumu eklenebilir), 1 kutu probiyotik yoğurt.Ara: 2 dilim ananas, 15-20 adet siyah çekirdekli üzüm, 4 taze kayısı, 2 bardak ılık limonlu su.

Testis kanseri

0 yorum

Aylık kendi kendine muayene ve semptomların değerlendirilmesi ile hastalık erken dönemde yakalanabilir.
Erken teşhis hayat kurtarıyorTestis kanserleri 15-35 yaş erkeklerde en sık görülen kanser tiplerindendir.Ancak aylık kendi kendine muayene ve semptomların değerlendirilmesi ile hastalık erken dönemde yakalanabilir ve tedavisi kolay bir aşamada müdahale edilebilir.Testis kanserlerinde görülen semptomlar:*Testislerde küçük ağrılı kitle*Scrotumda ağırlık hissi*Alt karın bölgesinde veya kasıkta ağrı*Testislerde elle herhangibir değişiklik hissedilmesi*Scrotumda ani kan veya sıvı toplanması*Erken teşhiste en önemli kısım aylık kendi kendine muayenedir.Muayene için en iyi zaman sıcak bir banyo veya duştan sonra scrotumun sıcakla gevşediği andır.Kanserden korkmayın!

Reflünün nedenler ve FAzla kilolar

0 yorum

Stres, acelecilik, psikolojik sıkıntılar, aşırı nikotin veya alkol tüketimi, yanlış beslenme...

Reflünün nedenleri
Stres, acelecilik, psikolojik sıkıntılar, aşırı nikotin veya alkol tüketimi, yanlış beslenme, bazen kaynağı belli olmayan şikâyetler bunların hepsi midenin dengesinin bozulmasına neden olabilmektedir. Sonuçta mide yanmaları, mide ekşimesi, mideye baskı, mide ağrıları gibi birçok problem ortaya çıkmaktadır. Mide reflüsü olarak da bilinen Gastro Özafagial Reflü hastalığı mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Göğüs ağrısı ve yutma güçlüğü bilinen en yaygın belirtileridir. Reflü olan kişide yemekten 30 - 60 dakika sonra oluşan ve uzanıp yatmakla başlayan veya artan yanma belirtileri görülür. Ayrıca tükrük salgısında artış, yutma güçlüğü ve yutma sonrası ağrı duyulması, kusmayla kan gelmesi, dışkının siyah gelmesi ve demir eksikliği anemisi görülebilir.

Asıl hedef yaşam tarzını değiştirmek olmalı
Reflünün tedavisinde asıl hedef, ''yaşam tarzı değişikliği''nin sağlanabilmesi olmalıdır. Reflünün durumuna göre ilaç tedavisi, endoskopi tedavisi veya cerrahi müdahalede hekimler tarafından uygulanabilmektedir. Fazla kilolu kişilerin büyük kısmında mide yakınmaları ve reflü şikâyeti olabilmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda sık yağlı besin tüketiminin kilo almayı artırdığı ve beraberinde reflü oluşumuna neden olabileceği belirtilmiştir.

Reflü dostu öneriler

• Yemekleri az az, sık sık olacak şekilde tüketin.

• Yavaş yiyin, iyi çiğneyin.

• Yiyecek ve içeceklerinizin çok sıcak veya çok soğuk olmamasına dikkat edin.

• Karında basıncı arttıran sıkı kemer, çamaşır kullanmayınız.

• Yemeklerden hemen sonra uzanıp yatmayın.

• Sıvıları öğün aralarında alın.

• İlaçlarınızı yeterli suyla birlikte, tercihen dik pozisyonda alın.

• Alkol ve sigara kullanmayın.

• Sakız çiğnemeyin.

• Yürüyüş yaparak, mide ve bağırsak hareketlerini daha düzenli hale getirin.

• Çok dar ve belinizi sıkan kıyafetler giymeyin.

• Yiyecek ve içeceklerinizin çok sıcak, çok soğuk ve aşırı baharatlı olmamasına dikkat edin.

• Boğazda bir kaşıntı hissedildiğinde bunu temizlemeye çalışmak yerine su tüketerek geçmesini sağlamaya çalışın.

• Kilo probleminiz varsa mutlaka bir diyetisyen yardımıyla ideal ağırlığa kavuşulmalıdır.

• Yatmadan önce mide salgısını artırabilecek besin ve ilaç kesinlikle kullanılmamalıdır.

• Sigara içiyorsanız mutlaka bırakmalısınız.

• Yemek yerken mideyi çok doldurmamalısınız.

• Stresten mümkün olduğunca kaçının, stresli ortamlarda bulunmayın.
Tüketilmesi önerilmeyen yiyecekler ve içecekler

• Kızartma ve kavurma yöntemiyle pişirilmiş besinler, sakatatlar, pastırma, sucuk, sosis

• Et suyu içeren besinler

• Kurubaklagiller (nohut, mercimek, fasulye)

• Soğan, keskin naneli şeker kahve, çay, neskafe, asitli içecekler, çikolata

• Kereviz, lahana, karnabahar, havuç, kabak, muz, elma, portakal, kayısı

• Acılı baharatlar, baharat olarak kullanılan otlar ,turşu, sirke, limon tuzu, sarmısak

• Aşırı yağ ve yağlı besinler

• Kafein içeren tüm besinler

• Yağda kızarmış yumurta

• Yüksek yağ içeriği olan peynirler

 

Zirve100 Toplist
Türkiyenin Tikky Sitesi Türkiyenin Tikky Sitesi