: Health,Psychology,Sağlık Blog-: GENÇLİK PSİKOLOJİSİ
5.09.2008

GENÇLİK PSİKOLOJİSİ

0 yorum

Gençlik psikolojisinde;
1- DEPRESYONUN GÖRÜNÜMÜ
Depresyon toplumda çok sık görülmekle beraber, tanımı Hipokrat dönemine dayanır . Depresyonun çeşitli tipleri mevcuttur . Depresif insanda genelde hayattan zevk alamama ve kederli duygular görülür. Son on beş gün içerisinde sürekli gün boyu veya günün büyük çoğunluğunda bu durum var ise klinik anlamda depresyondan söz edebiliriz aksi takdirde günlük veya gelip geçici duygusal çökkünlükler , klinik anlamda depresyon sayılmamaktadır. Depresyonda kişinin işlevselliği sosyal durumu bozulur . Depresyon her bakımdan ciddi bir biçimde psikososyal ve işlevsellik açısından anlamlı sıkıntılara neden olabilir .
Depresyondaki bir kişide bazı belirtiler mevcuttur hatta kişi bunun bir depresyon olduğunun farkına varamayabilir . Bu durumu yolda araba ile giderken sis bulutunun içine girmeye benzetebiliriz . Görüş açısı daralır bazı şeyler yanlış görülür ve değerlendirilebilir , aynı zamanda kaza riski artar .Depresyondaki insanda bulunan belirtiler arasında şunları sayılabilir : Önceden zevk aldığı şeylerden zevk alamama , gün içerisinde sürekli veya günün büyük çoğunluğunda kederli olma , gençlerde ve çocuklarda daha çok çok sinirli olma şeklinde duygudurum değişikliği , uyku azalması , sık sık uyanma , erken uyanma veya çok fazla uyuma , iştahsızlık veya çok aşırı yeme , dikkat dağınıklığı ve konsantre olamama ve bununla beraber ders başarısızlığı , cinsel istekte azalma , çabuk yorulma , akla gelen ölüm düşünceleri , kendini değersiz -çaresiz- işe yaramaz - beceriksiz - suçlu görme , olayları olumsuz değerlendirme , geleceğe yönelik karamsar düşünceler ve buna benzer belirtiler görülür. Bu belirtilerin tamamı olabileceği gibi , önemli bir kısmıda bulunabilir.
Depresyondaki birey çaresizlik ve sıkıntı duyguları içerisinde zaman geçirir , gençlerde riskli davranışlar ve madde bağımlılığı bu dönem içerisinde fazla miktarda görülür. Gencin arkadaş ilişkileri , ders başarısı , sosyal gelişimi ve aile ilişkileri bu dönemde bozulur. Kişiler arası ilişkilerde ve kendini değerlendirmede hep olumsuz ayrıntılar göze çarpmaya başlar .Bu nedenlerden dolayı depresyon tedavisi önem kazanır.
Melankolik tipte özellikle sabahları çok yoğun çökkünlük hissi ile beraber hemen her şeye karşı zevk kaybı , aşırı yorgunluk ve halsizlik görülür. Atipik şeklinde ise genellikle uyku ve iştah azalması olan tipik şekilde olanın tersi olarak , uyku ve iştah artışı ön plandadır.
Depresyona genetik yatkınlığın çok fazla olduğu bu gün daha iyi bilinmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda anne babadan herhangi birinde depresyon öyküsü olduğunda , depresyon riskinin fazla olduğu açıkça gösterilmiştir.
Depresyondaki kişi somatik şikayetler diyebileceğimiz ; baş ağrısı , kas ağrıları , sindirim sistemi rahatsızlıkları , kalp şikayetleri ve buna benzer bedensel yakınmalar ile de çoğunlukla doktora başvururabilir.
Depresyon, başka psikiyatrik rahatsızlıklar ile birlikte olabilir .Bunlar arasında şunları sayabiliriz : Panik bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu, madde bağımlılığı, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, şizofreni, dissosiyatif bozukluklar, davranım bozukluğu, mental retardasyon, özel öğrenme güçlükleri vb. psikiyatrik bozukluklarda eşlik edebilir.
Depresyon tedavisinde genellikle ve çoğunlukla kullanılan tedavi yaklaşımı antidepresan tedavidir . Aynı zamanda bilişsel olumsuzlukları ve öğrenilmiş çaresizlik düşüncelerini gidermek ve tadaviyi hızlandırmak için psikoterapiye de ihtiyaç vardır. Nedene yönelik olarak psikososyal stres faktörlerinin de ortadan kaldırılması süreç içerisinde iyileşmeyi hızlandıracaktır.


2- MANİ VE BİPOLAR HASTALIKLAR
Mani ve bipolar hastalığın gençlerdeki görünümü erişkine benzer. Gençlerde ki mani diğer bazı psikiyatrik rahatsızlıklar ile fazla miktarda karışabilir. Bu yüzden tanı aşamasında dikkatli olunmalıdır. Mani genellikle çok gürültülü bir tablo ile kendini gösterir . Ancak maniye girmiş bir genç kendi hastalığının farkında olmaz ,genelde hastalıklarına karşı içgörü denen kendi durumunun farkında olma durumu pek yoktur . Bulundukları durumu kendileri fark etmesede , ailelerin veya sosyal çevrenin mani veya hipomaniye girmiş genci fark etmeleri genellikle zor olmaz. Mani belirtilerinin klinik anlamda tanı konulması için bir hafta kadar bulunması gerekir veya hastaneye yatıracak kadar şiddetli olması gerekir.
Manide ki belirtileri hemen belirtmek istiyorum : Genellikle aşırı sinirli ve kavgacı ruh hali ile beraber, kendini büyük görme , aşırı coşkulu olma diyebileceğimiz bir ruh hali vardır. Buna ek olarak azalmış uyku ihtiyacı (günde 1-2 saatle bile idare edebilirler ) , etrafı küçümseme , konuşmada aşırı artış , fikir uçuşması diyebileceğimiz konudan konuya geçen düşünceler , amaca yönelik değişik aktivitelerin artması ( hiç yeri ve zamanı değilken daha önce olmayan veya biraz olan ilgi ve etkinliklerin artması , bu konuda abartılı faaliyetler ), hiç yeri yokken sonradan oluşmuş abartılı merak ve yapılmak istenen işler ,bol para harcama , zevk veren etkinliklerde artma , aşırı derecede gezme dolaşma isteği vb.
Bu belirtileri olan gençler zaman geçirmeden hekime getirilmelidir . Çünkü etrafa ve kendine zarar verecek riskli davranışlar olabilir . Yukarıdaki belirtilerin çoğu var ise genelde hastanede yatarak tedavi edilmeleri uygun olmaktadır.
Mani tedavisi genelde ilaç tedavisi ile birliktedir. İlaç tedavisi ile birlikte genelde bu durum kısa süre sonra yerini normal duyguduruma bırakır.
Bipolar dediğimiz olgularda ise mani veya depresyon dönemleri vardır . Genelde bu dönemler birbirini izler . Kişi hayatın bazı dönemlerinde depresyon içerisinde bunu takip eden dönemde belli bir dönem mani halinde olabilir. Bu dalgalanmalar şeklinde devam eden duygudurumu stabil olarak tutabilecek ilaçlar kullanılarak , kişinin bu iniş çıkış şeklinde seyreden duygudurumu sabit tutulmaya çalışılır.
Manide psikotik boyut diyebileceğimiz hezeyanlarda olabilir bunlar genelde kişinin ruh hali ile uyumlu büyüklük hezeyanlarıdır. Bu durumda kişinin gerçeği değerlendirme yetisi hastalık ile beraber bozulmuştur. Tedavi ile başarılı bir şekilde genelde iyi sonuç alınır.

3- YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞUNUN GÖRÜNÜMÜ
Yaygın anksiyete bozukluğunda günlük yaşamda , iş , okul ve aile hayatında her an kötü bir şeyler olacakmış gibi endişeli , huzursuz ve tedirgin bir ruh hali vardır. Aynı zamanda kişi kaygılarını kontrol edemez. Bu durum en az altı aydır ve hemen hemen gün boyu sürüyorsa klinik anlamda yaygın anksiyete bozukluğundan söz edebiliyoruz. Yaygın anksiyete bozukluğunda şu belirtilerin bir kısmı bulunur : Devam eden ve süreğen kaygı hali , Huzursuzluk hissi ile beraber tedirginlik, uykusuzluk ve uyku bozukluğu , yorgunluk , halsizlik , dikkat ve konsantrasyonu toplayamama , çabuk tepki verme , sinirlilik , kas gerginliği ,aşırı uyarılmışlık , endişeli bekleyiş , ek olarak bedensel şikayetler vb.
Yaygın anksiyete bozukluğunda depresyon , panik bozukluğu , obsesif kompulsif bozukluk gibi hastalıklar eşlik edebilir . Kişinin kaygıları ve endişeleri günlük işlevselliğini ve rahatını bozar. Kapı çalması , telefon çalması veya o gün için herhangi bir sıradan olay , gibi günlük olağan hadiseler o insan için kötü bir haber beklentisi şeklinde tedirginlik ile karşılanır.
Yaygın anksiyete bozukluğu tedavisi genelde ilaç tedavisi ile mümkün olur . Aynı zamanda psikoterapi desteği de gerekmektedir. Gencin bu hali onun sosyal , okul , arkadaş ilişkilerini bozar ve işlev kaybı olur. Anksiyete bozukluğu olan gençlerde madde kullanımı da gözden geçirilmelidir.
4- PANİK BOZUKLUĞU VE PANİK ATAKLAR
Panik bozukluğu , panik ataklarının tekrarlaması ve buna bağlı endişeli beklenti ile oluşur . Panik atakları gerçekten tahammül edilmesi zor bir durumdur . O anda kişi gerek bedensel gerek düşünce olarak çok şiddetli kaygı belirtileri gösterir. Panik atağı bir kaç belirtinin bir arada olduğu sınırlı semptom atakları ile de görülebilir. Panik bozukluğu denmesi için en az 2 tane beklenmedik bir zamanda panik atağı ve buna bağlı olarak en az bir ay süre ile tekrar bu kaygı atağı olacak korkusu olmalıdır.
Panik atağını tarif etmek gerekirse , çarpıntı , terleme , titreme , nefes darlığı , soluğun kesilmesi , göğüs sıkışması , delirme korkusu , bayılma hissi , kendisini olağan dışı hissetme , o an için ölme korkusu , kontrolünü kaybetme korkusu , ürperme , üşüme , kollarda veya uzuvlarda güçsüzlük hissi vb. gibi bir çok belirtinin eşlik ettiği bir durumdur. Bu belirtilerin hepsinin olması gerekmez , en az dördünün olması klinik olarak panik atağı denmesi için yeterlidir. Bu durum yoğun bir şekilde belli bir süre yaşandıktan sonra geçer.
Panik atakları bazı hastalıklara eşlik edebilir . Panik atağı yaygın anksiyete bozukluğu , agorafobi , depresyon,madde bağımlılığı , ayrılma kaygısı bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk , özgül fobi gibi durumlar ile birlikte görülebilir.
Panik atağının tedavisinde genellikle ilaçlar kullanılır . Panik ataklarının düşünce boyutuna psikoterapi ile müdahale edilebilir. Davranışçı tedavi yaklaşımlarıda nedene yönelik denenebilir.
Panik atağı aynı zamanda bir çok bedensel hastalık ile karıştırılabilr. Genelde acile başvuran hastalar öncelikle Kalp krizi , astım krizi veya başka bir hastalık düşüncesi ile öncelikle dahiliye acil kısmına başvururlar. Ancak yapılan tetkikler ve fiziksel muayene sonucu bunu oluşturabilecek herhangi bir nedene rastlanmaz. Bu nedenle bu durumun iyi bilinmesi ve diğer hastalıklar ile ayırıcı tanısının yapılması çok önemlidir.
5- AKUT VE POSTTRAVMATİK STRES BOZUKLUĞUNUN TANIMI
Akut Stres Bozukluğu:Akut stres bozukluğunda kişi çok travmatik bir olay ile karşılaşmıştır.Bu belirtiler bu olay ile karşılaştıktan sonra bir ay içinde belirmeye başlar.Olaydan sonra günler içinde veya saatler içinde de kendini gösterebilir. Akut stres bozukluğunda durum çok gürültülü olmaktadır. Genelde kişi kendisini tehdit eden gerçek bir ölüm veya ölüm tehdidi,fizik bütünlüğe bir zarar gibi önemli bir olay yaşamış veya böyle bir olaya şahit olmuştur. Kişi bu olay esnasında aşırı derecede korku , çaresizlik ve endişeli duygular yaşar.
Bu olay yaşandıktan sonra afallama,uyuşukluk,dalgınlık,tepkisizlik,kendisini ve çevreyi olağandışı hissetme,olayın belli bir bölümünü hatırlayamama gibi yaşanan travmaya yönelik unutkanlık görülür.Aynı zamanda kişi bu korkunç olayı rüyalarında,düşüncelerde,göz önüne gelen görüntüler ile tekrar tekrar yaşamaya başlar.Özellikle olayı çağrıştıran ve anımsatan yerler,zamanlar,kişilerden kaçınmalar şeklinde fobik yakınmalar görülür.Kişinin bu olayı yaşadıktan sonra kişiye has huzursuzluk hissi ,endişe hali,kaygı belirtileride oluşmaya başlar.Bu belirtiler ile kişinin işlevselliği belirgin bir şekilde bozulur.
Akut stres bozukluğu bir an önce tedavi edilmelidir.Özellikle akut dönemde kişinin ilaç tedavisi ile rahatlatılması gerekir.Doğal afetlerden sonrada bu türlü rahatsızlıklar çok fazla miktarda görülür.Adapazarında depremin 15. gününde gördüğüm hastaların %90 gibi büyük bir kısmında bu türlü bir sıkıntı mevcut idi.Bu zaman içinde psikososyal destek sağlanmasıda önemlidir.Akut stres bozukluğu sırasında kişide kendine ve çevresine zarar verme davranışları görülebileceğinden dikkatli olunmalıdır.Bu dönemde genç için okul -hekim-aile işbirliği çok önemlidir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu:Travma sonrası stres bozukluğuda akut stres bozukluğuna benzer.Burada çıkış zamanı olarak olay meydana geldikten sonra bir ay gibi bir süre geçmesi gerekmektedir.Belirtiler yine aynıdır ancak afallama,olaya bağlı unutkanlıklar,kendini olağandışı hissetme durumu görülmeyebilir.Kişi yine kendini tehdit eden bir olay ile karşılaşmıştır yada başkasının bu durumuna şahit olmuştur.Travma sonrası stres bozukluğu durumuna bu türlü bir durum ile karşılaşan her bireyde oluşmaz.Bazı kişilerde bu türlü bir durum gerçekleşebilir.
Kişide uyku bozukluğu,iştah bozukluğu,sese ve olaylara karşı aşırı uyarılmışlık,çabuk sinirlenme,aşırı irkilme tepkisi,geleceğe ait beklentinin kalmaması,yaşadığı olay ile ilgili yer zaman ve kişilerden kaçınma,duygulanımda kısıtlılık, yaşadığı olayı rüyalarda veya gözünün önüne istemsiz gelme şeklinde tekrar tekrar yaşama şeklinde belirtiler de görülür.
Posttravmatik stres bozukluğu da kişinin işlevselliğini önemli ölçüde bozar Bununla beraber depresyon gibi durumlar da sıklıkla eşlik eder.Zaman geçirilmeden tedavi edilmelidir.Genelde tedavi ilaç tedavisi şeklindedir.Aynı zamanda psikoterapi desteği gerekir.
Travma sonrası stres bozukluğu kişi için gerçekten zor bir durumdur.Eşlik eden belirtiler ile birlikte bir an önce tedavi edilmesi gerekir.Aksi durumda kişide psikososyal problemlerin oluşması ve yerleşmesi durumu olabilir.Kişinin okul,aile ve mesleki başarısı ve işlevsellik durumu önemli ölçüde bozulabilir.
6- OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUĞUNUN TANIMI
Obsesif kompulsif bozuklukta önlenemeyen obsesyonlar(saplantı ve takıntılar) ve bunlara bağlı kompulsyonlar(kendini yapmaktan alamadığı ,obsesyonlarının verdiği kaygıyı gidermek için yaptığı davranışlar,ritüeller ) olur.Bu durum kişi için önemli derecede zaman ve işlev kaybına neden olur. Klinik olarak tanı koymak için bu obsesyon ve kompulsyonlara günde en az bir saat harcamalıdır.Aynı zamanda kişi bütün bu yapmak zorunda olduğu şeyleri saçma olarak kabul etmelidir.Kişi için bütün bunlar genellikle rahatsızlık verici niteliktedir.
Obsesyonlar ve kompulsyonlar çok çeşitli olabilir bunlara bir kaç örnek verecek olursa:temizlik ,kapı pencere kontrolü,sayı sayma,aşırı düzen,simetrik olma,tekil olma,dokunma,akla gelen istenmeyen düşünceler,gözününönüne gelen görüntüler vb. gibi bir çok saplantı ve bunlar ile ilgili zorlantı olabilir.Kişi bunları tekrar tekrar yapıp karşı koyamayınca bütün bunları kabullenebilir.
Obsesif kompulsif bozukluk genelde hayatı yavaşlatır ve belirgin işlev ve zaman kaybına neden olur.Aynı zamanda kişi belirgin sıkıntı ve kaygı içindedir. Obsesif kompulsif bozukluğa sıklıkla depresyon,anksiyete bozukluğu,uyku bozukluğu gibi durumlar eşlik eder.
Obsesif kompulsif bozukluğu obsesif kişilik yapısından ayırmak gerekir. Bu kişiler biraz titiz olmak ile beraber obsesif kompulsif bozukluk tanısı almazlar ve genelde hayatta başarılı olan kişilerdir.Özellikle anne babaları obsesif olan çocuklar ve gençler için sıkıntı çok fazla olmakta bu durumda o aile içerisindeki bireylerde bazı psikiyatrik sorunlar oluşabilmekte,onlar içinde hayat çok zor hale gelebilmektedir.
Obsesif kompulsif bozuklukta da ilaç kullanılır.İlaç tedavisi ile belirgin bir şekilde bu durumunun tedavisi kolaylaşır.Aynı zamanda davranışçı tedavilerinde etkinliği kanıtlanmıştır.Kişide bulunan saplantılar ve bunlara karşı gelişen zorlantılar için içgörü kazandırmaya yönelik psikoterapi yaklaşımları da önemlidir.
7- SOSYAL FOBİ VE GENÇLER

Sosyal fobi kişinin sosyal ortamlarda belirgin sıkıntı duyması,buna bağlı o ortamlara girmek istememesi ve işlev kaybına uğraması ile karakterizedir. Sınıfta öğrenci söz almak istemez,tahtaya kalkınca veya söz alınca rezil olacağından yanlış yapacağından ve küçük düşeceğinden endişe eder.Aynı zamanda tahtaya kalkınca yüzü kızarır,kalbi hızla çarpmaya başlar,terleme olabilir.Hatta panik atağı benzeri bir durumda oluşabilir.Kişi bu kaygısını sınırlayamaz ve belirgin endişe duyar.Buna bağlı olarak özellikle toplu ortamlardaz uzak kalmaya çalışır.Arkadaş ve sosyal ilişkileri bozulabilir.Bu durumun saçma olduğunun kabul edilmesi ve gençler için en az altı aydır bu durumun bulunması şartı,klinik tanı koymak için gereklidir.
Sosyal fobiye genelde çekingen kişilik yapısı eşlik eder.Genelde sosyal fobi bulunan kişiler içe dönük yapıdadırlar.Kişide sosyal fobi olduğunda buna bağlı kaçınma davranışlarıda,tanımadık insanların olduğu yerler ve sosyal ortamlar için vardır.
Sosyal fobi tedavisi genelde ilaç tedavisi ile beraber davranış tedavisi ve psikoterapiyi içerir.Başka psikiyatrik rahatsızlıkların eşlik edip etmediği de araştırılmalıdır.



8- ÖZGÜL FOBİ VE GENÇLER
Özgül fobide gencin belli bir şeye karşı örn:kapalı yerler,yükseklik,çeşitli hayvanlar,yükseklik,gök gürültüsü, kan,sağlık müdahaleleri,fırtına ve tabiat olayları vb.fobisi gelişebilir.Bu durumda kişi korku duyduğu şey ile karşı karşıya gelmemek için belirgin bir çaba sarfeder.Bu durum gencin işlevselliğini belirgin bir biçimde bozar.Kişi o duruma maruz kalmamak için belirgin bir biçimde kaçınma davranışları gösterir.Hatta gençler bu durum ile karşılaştığı durumda panik atağı dahi oluşabilir.
Kişi bu korkularının anlamsız olduğunu kabul etmesine rağmen bu tür korkular devam eder.Bu durumun süresi en az altı ay kadar olmalıdır.Gelip geçici kaçınma davranışlarından ayırt etmek önemlidir.
Özgül fobide ki bu durum bazı psikiyatrik rahatsızlıklarda görülen durumlardan ayırt edilmelidir.O tür durumlarda da özgül fobi benzeri kaçınma davranışları olabilir(posttravmatik stres bozukluğu,obsesif kompulsif bozukluk gibi )
9- SOMATOFORM BOZUKLUĞUNUN GÖRÜNÜMÜ
Herhangi bir tıbbi durum ile veya zeka problemleri ile veya madde kullanımı ile açıklanamayan bedensel şikayetlerin süregitmesidir.Somatoform bozuklukların başlangıcı 30 yaşından öncedir.Somatoform bozukluğun en büyük bölümünü somatizasyon bozukluğu oluşturur.Kişinin bu durumu belirgin bir şekilde işlev kaybına neden olur.
Somatizasyon bozukluğu:Somatizasyon bozukluğunda başlangıç otuz yaşın altındadır.Bir kaç yıl önce başlayan ve yapılan tetkikler ile belirgin bir neden bulunamayan bir çok fiziksel yakınma vardır.Bu yakınmalar ağrı yakınması (baş,kol,bacak,sırt,idrar yapma esnasında, cinsel ilişki esnasında vb),sindirim sistemi şikayeti(bulantı,kusma,ishal ,hazımsızlık,vb), cinsel organlar ile ilgili belirti(cinsel işlev bozukluğu,menstrasyon problemleri,vb), nörolojik bir durum(uzuvlarda güç azalması,bayılma,çift görme,duyu yitimi,koordinasyon problemleri vb.).Bu belirtiler ile beraber işlev kaybıda belirgin bir şekilde olmaktadır.
Tedavi noktasında değişik yaklaşımlar olmasına rağmen genelde ilaç ile birlikte psikoterapi tedavisi uygulanır.
Gencin bu durumda tedavisi davranışçı tedaviler ile mümkün olabilir.Israr eden durumlarda ise ilaç tedavisi uygulanabilir.Tedavi beliren semptomların şiddetine göre belirlenir.

10- PSİKOTİK BOZUKLUKLAR VE ŞİZOFRENİ
Psikotik bozukluklar erkeklerde genelde onlu yaşların sonunda bayanlarda ise yirmili yaşların sonunda başlar.Bunun dışında 4-5 yaşlarında başlayan olgular bildirildiği gibi,geç yaşlarda da ortaya çıkabilir.Psikotik bozuklukların genelde ilk yerleşmesi sinsi bir şekilde olsada daha sonra gürültülü bir şekilde bu tablo gelişir.Genelde psikotik bozukluklar başlamadan önce içe kapanma,ilgi ve istekte azlık,duygulanımda kısıtlılık şeklinde belirtiler başlar.Bu belirtilerden belli bir süre sonra işitsel ve görsel varsanılar (halusinasyonlar),çeşitli şekilleri olabilen sanrılar (hezeyanlar),amaçsız dağınık davranışlar veya garip beden postürü gibi başlıcalarını saydığımız bir çok belirti veya bunların bir kaçı ile de gerçekleşebilen bir akut tablo gelişir.
Bu bozukluğun devamına göre tanıda ayrı ayrı sınıflama yapılır.Ama hepsinde ortak özellik kişinin gerçeği değerlendirme yetisinin bozulmasıdır. Psikotik diyebileceğimiz gerçek dışı düşünceler,yaşantılar, algılama şeklinde psikotik özellikler gösterebilirler.
Psikotik bozukluk genelde kronik bir durumdur,bu durum şizofreni başlangıcı da olabilir.İlerleyen süreç içerisinde bu durumun ayrıcı tanısı yapılabilir.Özellikle gençlerde görülen bu türlü durumlar bir çok psikiyatrik hastalık ile karışabileceği için erken dönemde kesin bir tanıya varmak çok zordur.
Psikotik bozukluklarda işlev kaybı belirgindir.Kişi hastalığın gerek doğasından kaynaklanan nedenlerden,gerek ikincil yerleşen problemlerden dolayı belli bir fonksiyon kaybına uğrar.Prodromal dönem dediğimiz dönemde genç insanda,arkadaşlarından uzaklaşma,sosyal ilişkilerde yeteresizlikler,sosyal aktivitelere katılmak istememe,yalnızlığa eğilim,günlük iş ve aktivitelerde istek kaybı,daha önceki fonksiyonellik ve işlevsellikte azalma,ders başarısında düşmeler,duygulanım olarak sınırlılık,duygusal etkileşim ve iletişimde azalmalar görülebilir.Bu dönemden sonra kişide psikotik bir atak geçirebilir.Bu dönem ile birlikte şizofrenik tablo yerleşir.Kronik ilerleyici bir kişisel ve entellektüel kapasitede yıkım sözkonusu olur.
Bu bozuklukta spektrum içerisinde değişik tanısal sınıflamalar yapılmıştır. Bu durumu şizoid kişilik yapısı ile karıştırmamak gerekir.Hastalığın genel hatları ile bilinmesi yeterli olacaktır.Psikotik bozuklukların tedavisinde ilaç tedavisi geçerlidir.Bunun yanı sıra destekleyici psikoterapi yaklaşımları ve sosyal müdahaleler gidişatı daha iyi hale getirmektedir.Özellikle genç hastalarda ailelerin durumu ilerleyen süreci belirleme açısından önemlidir.


11- DİSSOSİYATİF BOZUKLUKLAR
Dissosiyatif bozukluklar son zamanlarda daha iyi tanınır hale gelmiştir. Dissosiyatif bozuklukların başlıca özelliği bütünleşmiş,bilinç,bellek, kimlik,ve çevrenin algılanmasında güçlük olmasıdır.
Dissosiyatif amnezide kişinin geçmişe ait belleğinde boşluklar olması yani yaşadığı dönemleri şu an hatırlamadığı bir durumun olmasıdır.Bu durum kişinin geçmişteki bütün hayatına dair herhagi bir zaman dilimi olabilir.
Dissosiyatif füg denen durumda ise kişinin hiç farkında olmadan kendini faklı bir yerde bulması olayıdır.Yani farkında olmadan bir yerden bir yere gitmesi ve o gittiği yere neden ve niçin geldiğinin bilememesidir.
Dissosiyatif kimlik bozukluğunda ise kişi,kendisine ait önemli bilgileri başka bir neden olmadan,normal bir unutkanlık ile açıklanamayacak şekilde unutması ve belli bir zaman diliminde farklı kişilik yapılarına göre davranması durumudur.
Dissosiyatif kimlik bozukluğunun bir çok diğer belirtisi vardır. Psikosomatik şikayetler dissosiyatif bozukluklarda sık görülür;Kronik ağrılar, bayılmalar,bedensel ağrı şikayetleri gibi durumlarda eğer belli bir tıbbi neden tespit edilemezse bu bozukluk ayrıcı tanıda düşünülmelidir.
Dissosiyatif bozukluklarda depresyon,yaygın anksiyete bozukluğu,travma sonrası stres bozukluğu gibi ek psikiyatrik bozukluklar sık görülür.
Dissosiyatif kimlik bozukluğunda temel tedavi yöntemi psikoterapidir.



12- YEME BOZUKLUKLARININ GÖRÜNÜMÜ
Yeme bozuklukarının gençlerdeki görünümü daha çok anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza şeklindedir.
Anoreksia Nervoza:Anoreksiya nervozada kişinin beden imajına yönelik endişeleri ile beraber yemek yeme alışkanlığının bozulması ve gittikçe ciddi bir biçimde kilo kaybetmesi ile oluşur.Daha çok genç kızlarda ergenliğe adım atılan yıllarda görülür.Yeme problemleri ile beraber adet düzensizlikleri başlar ve adet görmemeye kadar varır.Bu bozuklukta kilo almaktan aşırı derecede korkma vardır.Aynı zamanda kişide bu düşük kilo durumunu inkar etme,kabul etmeme durumu vardır.Anoreksiya nervozada depresyon sık görülür,eşlik eden başka psikiyatrik problemler olabilir.Anoreksiya nervozanın bir tipinde ciddi miktarda yemek yeme periyotları olabilir.Anoreksiya nervozanın tedavisinde ilaç tedavisi ile beraber psikoterapi uygulanır.Eğer kilo kaybı çok belirgin ise kişinin hastanede yatarak tedavi olması uygun olur.Bu durumdaki kişilerde beden imajını korumak için aşırı derecede ve uygun olmayan miktarda egzersiz de görülebilir.
Bulimia Nervoza:Bulimia nervozada kişinin kendini kontrol edemediği yemek yeme atakları olur.Yemek yeme atağından sonra ciddi derecede bu durumdan sıkıntı duyma ve utanma olur.Daha çok seçici olarak bazı gıdalara
(dondurma,kalorili yiyecekler,tatlılar vb.) karşı olma durumu daha sık görülür. Bulimia nervozada kişi yemek yedikten sonra kusma veya aşırı egzersiz yapma veya değişik ilaçlar alarak sindirim sistemini etkileme girişimleri olur.Bulimia nervozada yine bayanlarda daha sık görülür.Bulimia nervozada anoreksiya gibi beden imajı kaygısı yoktur.Bulima nervozada depresyon daha sık eşlik eder. Tedavisinde davranışçı yaklaşımlar ile beraber ilaç tedavisi uygulanır.

13- UYKU BOZUKLUKLARININ GÖRÜNÜMÜ
Uyku bozuklukları gençlerde erişkinlere benzerlik gösterir.Uyku durumu kişinin ruh hali ile çok yakından ilgilidir.Uyku esnasında gösterilen belirtiler kişinin genel durumunu da yansıtır.Özellikle genel psikososyal stres faktörlerine ilk verilen sistemik bedensel cevaplardan bir tanesi de uyku bozukluğudur.
Uyku bozukluklarında uykunun niceliği ve niteliği bozulur.Uykuya dalma güçlüğünde kişide psikiyatrik problemler gözden geçirilmelidir.Depresyon, kaygı bozuklukları,obsessif kompulsif bozukluıklar,uyum güçlüklerinde ,travma sonrası bozukluklar gibi durumlarda uyku bozukluğuna sık rastlanır. Kişi uykuya dalmak için sürekli gayret sarfeder ona rağmen istenen zamanda uykuya dalamaz.Bu durum gece sık sık uyanma ve tekrar uykuya dalmakta güçlük çekme şeklinde olabileceği gibi sabah erken uyanma ve uykuya dalamama şeklindede olabilir.Uyku bozukluklarında klinik olarak tanı konması için bu durum en az bir ay devam etmelidir.Bu durumda kişide daha çok ilaç tedavisi uygulanmalı ve nedene yönelik tedavi yapılmalıdır.Bu durum kişinin günlük hayatını önemli derecede etkiler ve işlev kaybına neden olur.
Uyku bozukluğunun bir çeşitini de narkolepsi denen aşırı uyuma ve ani uyku atakları oluşturur.Narlolepside kişi en az üç ay süre ile hemen her gün karşı konamaz bir şekilde uyuma ihtiyacı hisseder bu durum gündüz vakti de olur.Aynı zamanda kişide uykuya dalarken ve uyanırken halusinasyonlar oluşabilir.Bu durumda bedensel tetkikler yapılmalı ve sonuca göre tedavi düzenlenmelidir.
Uyku bozukluklarının diğer bölümlerinde ise uykuda yürüme ve gece terörünü sayabiliriz. Gece terörü genelde gecenin ilk yarısında olur gençde uyku sırasında bağırma,konuşma,hatta dolaşma şeklinde durum görülür. Uyandırılmaya çalışıldığında uyanmaz ve sabah olup bitenleri hatırlamaz. Uyandıktan belli bir süre sonra kendiliğinden uykuya dalar.Anne babaların bu durumda ani tepkiler ile uyandırmamaları önerilir.Gece terörünün sık olduğu durumlarda gerekirse ilaç kullanılır.Epilepsi olasılığı dışlanır ve gerekli tedavi düzenlenir.
Uyku bozukluğunun diğer bir çeşidide gece kabuslarıdır.Bu durumda genç özellikle gecenin ikinci yarısında korku ile veya ağlayarak uyanır.Bağırma, korkulu ifadeler olabilir.Bu durumda gencin sakinleştirilmesi kolay olmaz hemen uykuya dalamaz.Uyku teröründen farkı genç sabah bu olayı hatırlar. Tedavide eşlik eden durumlar araştırıldıktan sonra ilaç tedavisi yapılır.
Uyurgezerlikde kişi yatağından kalkar,dolaşır hatta bu durum evden dışarı çıkma şeklinde bile olabilir.Odanın kapı pencereleri güvenli olmalı,zarar verecek eşyalara dikkat edilmelidir. Kişi genelde sabah olup bitenleri hatırlamaz Gece teröründen farkı kişi bu esnada ağlama,bağırma,korku tepkileri göstermez.

14- DÜRTÜ KONTROL BOZUKLUKLARININ GÖRÜNÜMÜ
Dürtü kontrol bozukluklarında genel gidişat konusunda anne babalar dikkatli olmalıdır.Gencin sosyal ilişkilerini,psikososyal durumunu bozacak sıkıntılı durumlara yol açabilir. Bu durumda kişi belli konularda kendini kontrol etmeyi zor bulur.Dürtülerin kontrol edilmesi,engellenmesi ve yönlendirilmesi konusunda sıkıntılar vardır.
Öfke Patlamala:Gençlerde başka psikiyatrik durumlarında eşlik edebildiği bu bozuklukta,Gençlerde normalden çok daha sık olarak ufak tefek sebeplerle dahi olsa,olaylar karşısında büyük tepki koyma şeklinde bir görünüm vardır.Bu durum,aniden ve çok şiddetli bir cevap şeklinde olabilir. Bu durum engellenme eşiğinin çok düştüğü,irritabilite ve depresif duygudurumun eşlik ettiği durumlar ile karıştırılmamalıdır.
Piromani:Bu bozuklukta patolojik olarak yangın çıkarma ve ateş yakma vardır.Genelde insanların olmadığı zamanlar olmak üzere gençte olur olmaz ateş yakıp yangın çıkarmaktan kendini alama şeklinde bir durum görülür. Herhangi bir neden olmadan ve sonucunu düşünmeden bu türlü bir bozukluk görülür.Bu durumu davranım bozukluğundaki ve başka psikiyatrik bozukluklardaki görünümünden ayırt etmek gerekir.
Trikotillomani:Bu durum patolojik olarak, vücutta bulunan saç, kirpik gibi yerlerden kıl koparmak şeklinde özetlenebilir.Bu durum bir çok psikiyatrik rahatsızlıkta görülmekle beraber yalnız başka semptom olmadığı zamanlar trikotillomaniden söz edebiliriz.
Kleptomani:Patolojik hırsızlık diyebileceğimiz bu durum davranım bozukluğunda görülebilir. Başka semptomlar olmadan sadece dürtü kontrol eksikliğinden kaynaklanan bir durum varsa kleptomaniden bahsedebiliriz. Kişi kendini kontrol edemeden ve ihtiyacı olmadığı halde birşeyle çalmaktan kendini alamaz.
Patolojik Kumar Oynama:Bu durum genelde başka psikiyatrik rahatsızlıklarla beraber görülmekle beraber,sadece kumar oynamaktan kendini alamama şeklinde ise bu tür bir dürtü kontrol bozukluğundan bahsedebilriz. Davranım bozukluğunun eşlik ettiği şekliyle daha çok görülür.
Dürtü kontrol bozuklukarının tedavisi genelde içgörü kazandırmaya yönelik psikoterapi şeklinde uygulanabilir.Bu durumun şiddetine göre gerekirse ilaç tedavisi yapılmalıdır.
Dürtü kontrol bozukluklarının her bir çeşidi,değişik psikiyatrik durumlarda görülebilir.Depresyon,mani,kaygıbozukluğu,obsesifkompulsif bozukluk,davranış bozukluğu,dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu,madde bağımlılığı gibi bir çok durumda bu türlü durumlar eşlik edebilir.

15- KİŞİLİK BOZUKLUKLARI VE GENÇLİK
Kişilik bozukluklarının bir çok farklı görünümü olmasına karşın kişilik bozukluklarının gençlerde görünümü erişkinlerdekine benzerdir.Genelde kişilik bozukluğu tanısı belli bir yaştan sonra konmasına rağmen bu durumların gençlerde görülen şekilleri belli bir seviyede erişkinlere benzerlik gösterir. Kişilik bozukluklarının ortak özelliği olaylar karşısında sürekli başkalarını suçlama şeklindedir.Genel olarak kişide normal gelişim ve beklenene göre önemli ölçüde sapmalar şeklinde de özetlenebilir.
Genel olarak kişilik bozukluğu durumlarını şu şekilde sayabiliriz ;
Paranoid Kişilik Bozukluğu:Başkalarının davranışının ve hareketlerinin kötü niyetle algılanması,etrafa karşı aşırı ve gereksiz güvensizlik ve aşırı şüpheler. Bu durumda kişi normal olaylara bile acaba ? sorusu ile yaklaşabilir. Bu durumda onun kişisel ve sosyal ilişkilerinin bozulmasına ve bu durumun şiddetinin ağır olması durumunda bazı psikiyatrik rahatsızlıkların oluşmasına neden olur.
Şizoid Kişilik Bozukluğu:Genelde kendi haline olma ile beraber çoğunlıkla insanlardan uzak olma eğilimi ve duygusal olarak diğer insanlara göre sınırlılık gösterme ,duygularını ve duygulanımını dışa vurumda azalma şeklinde bir kısım belirtiler gözlenir.Bu durumda olan genç insanın sosyal ilişkileri yeterli değildir.Kişiler arası ilişkilerde zorluklar oluşur.Kişi böyle bir durumdan genelde memnundur.Bunu bir yaşam tarzı haline getirmiştir.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu:Yakın ilişkilerde rahatsızlık ile beraber , kişinin olağan dışı düşünce ve inançları olması.Burada kişinin sıradışı ritüelleri ve düşünceleri vardır.Gerçeklikten uzaklaşma eğilimi sözkonusu olabilir.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu:Başkalarının hakkına hukukuna dikkat etmeme,toplum kurallarına ters düşme.Burada kişi başkalarının hak ve hukukunu hiçe sayan davranışlarda bulunur.Açıkça başlarına zarar verir,onları tehdit eder.Toplum açısından suç kabul edilen noktalarda pervasızca istediği şekilde davranır.Bu durum davranım bozukluğunun devamı gibidir.Genelde okul,aile ve sosyal çevreden dışlanma olabilir.Kişi için suç ve toplumsal kuralları ihlal etme,bir hyt tarzı haline gelmiştir.
Borderline Kişilik Bozukluğu:Kişiler arası ilişkilerde ve yaşantıda kaos,tutarsızlık,düşük benlik saygısı durumu vardır.Bu durumda duygulanmada dalgalanmalar görülür,kişi insanlar arası ilişkilerde ikilem yaşar.Çok sevdiği birisinden bir an nefret eder,belli bir süre sonra onu göklere çıkarır,kronik bir boşluk hissi ve hayata karşı doyumsuzluk vardır.Genelde madde bağımlılığı, gerçeklikten ara sıra kopmalar,kendine ruhsal dünyasına ait sıra dışı yaşantılar gibi durumlar eşlik edebilir.Başkalarını yönlendirme becerileri fazla olup genelde kişiler arası ilişkilerde onları yönlendirmek isterler.
Histrionik Kişilik Bozukluğu:Aşırı duygusallık ve ilgi çekme arayışı belirgin özellikleridir.Bu durumda duygusal olmaları nedeni ile kişiler arası ilişkilerde zorluk yaşarlar.Aynı zamanda fiziksel görünüm olarak kendilerini ön plana çıkarma gayreti içerisindedirler.
Narsistik Kişilik Bozukluğu:Aşırı büyüklük duyguları ve beğenilme arzusu vardır.Bu bozukluğun yorumunda bilinç altı aşağılık kompleksinin yattığı söylenmektedir.Kişi kendisini tabir yerindeyse '' dev aynasında '' görür,diğer insanlarda kendilerini anormal derecede büyük görürler.Onlar için önemli olan kendileri ve kendi yaptıklarıdır.Bu nedenlerden dolayı diğer insanlar ile ilişkilerde zorluklar yaşarlar .
Çekingen Kişilik Bozukluğu:Toplumsal yetersizlik ve aşırı sosyal kaygı gösterme şeklinde özellikleri vardır. Bu kişiler ile sosyal fobi durumu birbirine çok karışır.Bu kişiler sosyal ilişkilerde çekingenlik gösterirler,önplanda olmak istemezler,kendi kapasite ve becerileri olmalarına karşın kendi kabiliyetlerini ortaya koyamazlar,girişimler ve yeni atılımlar konusunda cesaretsizlikleri vardır. Bu nedenle işlevsellik kaybı bu tür kişilerde fazla görülür.
Bağımlı Kişilik Bozukluğu:Kendi ihtiyaçları konusunda başkalarından beklentiye girme durumu vardır.Sanki birileri olmadan yaşantısını ve varlığını tam olarak devam ettiremeyecek,mutlu olamayacakmış gibi hissederek başkalarından ihtiyaçları konusunda devamlı talepte bulunurlar.
Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu:Aşırı düzen,aşırı titizlik ve mükemmelliyetçilik görülür.Bu durumu obsesif kompulsif bozukluktan ayırt etmek gerekir. Obsesif kişilik yapısında işlevsellik kaybı yoktur.Yani kişinin bu aşırı düzen ve titizliği onun günlük işlerini etkilemez,aksine onu hayatta daha başarılı bir konuma getirir.
Kişilik bozukluklarının tedavisi psikoterapidir.

0 yorum:

 

Zirve100 Toplist
Türkiyenin Tikky Sitesi Türkiyenin Tikky Sitesi